top of page

MEDENÄ°YET

. Medeniyet kelimesi Arapça olup, "medine" kökünden gelmektedir. Medine, "ÅŸehir" demektir. Medeniyetin çok çeÅŸitli tarif ve izahları yapılmıştır.

Ä°nsanlık tarihi boyunca yeryüzünde iki çeÅŸit medeniyet görülmüÅŸtür. Bunlardan biri ilahi dinlere inanan cemiyetlerin ortaya koyduÄŸu medeniyetler, diÄŸeri de inançsız insan topluluklarının medeniyetleridir. Günümüzde meÅŸhur olarak bilinen eski Hind, Asur, Mısır, Yunan ve Roma medeniyetleri, putperest toplumların dünya hayat anlayışlarının bir görünüÅŸüdür. Bu toplumlarda birçok tanrıya inanılır, bu tanrılar insan gibi düÅŸünülür, heykelleri yapılır, tapınaklarda onlara tapınılır ve saçma sapan birçok ÅŸeye inanılır, bazı insanlara bilhassa krallara (Firavun, Nemrud, Promethe, Afrodit vs. gibi) hulul ettiklerinden bu krallar yarı tanrı kabul edilirdi. Buna göre ÅŸekillenen günlük hayatta, insanlar: Asiller, aristokratlar, plepler, köylüler, köleler ve çeÅŸitli isimler altında sınıflandırılır; hakim sınıflar diÄŸerlerini dini, ekonomik ve beÅŸeri bakımından sömürürler ve zulmederlerdi. Bu farklılık öldükten sonra mezarda da kendini gösterir; üstün sınıflar için piramitler, kral mezarları gibi büyük mezarlar yapılırdı. ÇoÄŸunda kadınlar ikinci sınıf insan muamelesi görür ve bazılarında orta malı ÅŸeklinde düÅŸünülürdü.

Atalarımız musiki için “Cana ÅŸifa, ruha gıdadır” demiÅŸtir. Gönülden gelen Allah sevgisini, peygamber hasretini, hem ilahî hem de beÅŸeri aÅŸk duygusunu musiki yoluyla karşılamışlardır, insanda haya ve edep hissini koruyan, ferah ve huzur bahÅŸeden, tefekkür ve aÅŸka daldıran musiki elbette kıymetlidir. Ä°slam dini insan dinidir. Yani insanlık için ihtiyaç duyulan meÅŸru her ÅŸeyi hoÅŸ görür, teÅŸvik eder. Ä°slamiyet, asla yasaklayıcı, mutluluÄŸu engelleyen bir din olmamıştır. Neyden, Rebaptan, sazdan, udtan, tamburdan, teften, davuldan kurduma kadar çalınan her aletten bir his ve duygu elde edilmiÅŸ, aÅŸkın kaynağına doÄŸru gidilmiÅŸtir. Ortak zevk ve mutluluk duygusu, Milli Kül-tür’ün pekiÅŸmesine fertler arasında birlikteliÄŸe vesile olmuÅŸtur. Yeri gelmiÅŸ savaÅŸ meydanlarında ordular marÅŸlarla ÅŸaha kalkmış, yeri gelmiÅŸ ilahilerle insanımız vecde gelmiÅŸtir.

Bayram günlerinde, dinî ayin ve zikir ortamlarında, çeÅŸitli ibadetler ifa edildiÄŸinde getirilen tekbirler ile Selâtü’s-Selâmlar toplumları vecde ve heyecana getirmektedir.

Ä°slamiyet, inanç esaslarına ve ahlaki ilkelerine ters düÅŸmemek kaydıyla meÅŸru eÄŸlenmeyi, musiki söylemeyi ya da müsabakaları yani yarışları meÅŸru görmüÅŸtür. Ä°ÅŸte bundan dolayıdır ki, bu beÅŸeri duygu, “estetik his” diye tarif edilmiÅŸtir.

bottom of page